Tao Te Ching / Tao Te Ching — w językach rumuńskim i tureckim

Rumuńsko-turecka dwujęzyczna książka

Lao Zi

Tao Te Ching

Laozi

Tao Te Ching

Romanian interpolation by Octavian Sarbatoare

1

1. Tao’nun Anlamı

Calea (Tao) care poate fi numita nu este Calea Ultima.
Numele dat Caii nu poate fi numele vesnic.
Fara nume este esenta Cerului si a Pamântului.
Dând Caii un nume este ceia ce creiaza toate lucrurile.
Cine n-are dorinte vede esenta lucrurilor.
Cine are dorinte vede doar manifestarea lor.
Amândoua aspecte au aceiasi sursa,
Dar devin diferite atunci când sunt percepute.
Asemanarea lor este in profunzimea profunzimilor
Unde este poarta prin care totul ia fiinta.

En güzel öğreti bile Tao’nun kendisi değildir.
En güzel isim bile onu tanımlamakta yetersizdir.
Tao kelimeler olmadan deneyimlenebilir
ve bir isim olmadan bilinebilir.
Kişinin hayatını Tao’ya göre idaresi,
kişinin hayatını pişmanlıklar olmadan yönetmesidir;
kişinin içindeki bu potansiyeli anlamak
herkesin yararınadır.
Kişinin hayatını bu şekilde yaşaması için
kelimeler ve isimler gerekmez; ama
tarif etmek için kelimeler ve isimler kullanılır ki
hakkında konuşmakta olduğumuz yolu,
bireyin yaşamayı seçmek isteyebileceği
diğer yollarla karıştırmadan
daha iyi açıklayabilelim.
Tao’nun görünümleri
bilgi, entelektüel düşünce ve kelimeler sayesinde
bilinir; ama
bu tür entelektüel bir amaç olmadan
Tao’nun kendisini tecrübe edebilmeliyiz.
Bilgi ve tecrübe gerçektir;
ama gerçek, karmaşıklık yaratıyor gibi görünen
birçok biçime sahiptir.
Uygun yöntemleri kullanarak
kendimizi
bu karmaşıklık bariyerlerinin ötesine uzatır
ve Tao’yu böyle tecrübe ederiz.

2

2. Karşılaştırmaların Gitmesine İzin Vermek

Când frumosul este cunoscut ca frumos,
Atunci este cunoscut si urâtul ca urât.
Când binele este cunoscut ca bine,
Atunci si raul este cunoscut ca rau.
Astfel un aspect îsi are opusul sau,
Greul si usorul se sprijina unul pe altul,
Lungul si scurtul se opun unul altuia,
Înaltul si josul sunt diferite ca nivel,
Vocea se sprijina pe sunet,
Începutul are totdeauna un sfârsit.
Înteleptul astfel practica Non-actiunea
Si învata pe altii prin exemplu, nu prin vorbe.
Lucrurile în lume sunt toate într-o stare relativa.
Înteleptul stiind aceasta nu-si arata preferintele.
Priveste totul cu egala consideratie.
Creiaza merite dar nu si le însuseste.
El actioneaza optim, ia lucrurile asa cum sunt.
Le îndeplineste, dar ramâne mai presus de merite.
Astfel ca meritele ramâne cu el tot timpul.

Tao’nun kendisini bilemeyiz
ve özelliklerini doğrudan göremeyiz;
fakat bu bildirdiklerini
yalnızca farklılaştırma sayesinde görebiliriz.
Bu yüzden, güzel görünen şey,
güzelliği olmayan şey ile
karşılaştırıldığında güzeldir.
Becerikli kabul edilen bir hareket,
beceriksiz görünen bir diğeri ile
karşılaştırmalı olarak böyle kabul edilir.
Bir insanın sahip olduğunu bildiği şey
sahip olmadığı şey sayesinde bilinir
ve onun zor kabul ettiği şey,
kolayca yapabildikleri yüzünden ona öyle görünür.
Bir şey karşılaştırmalı olarak
kısa olanla karşılaştırıldığında uzun görünür.
Bir şey yüksektir; çünkü başka bir şey alçaktır.
Sessizlik sadece ses kesildiğinde bilinir
ve yol gösteren
sadece takip edenler tarafından öyle görünür.
Karşılaştırmalı olarak,
Tao ile uyum içinde olan bilge kişinin
karşılaştırmalara ihtiyacı yoktur
ve yaptığı zaman bilir ki
karşılaştırmalar yargılamalardır
ve en az yapana göre
ve duruma göre
olduğu kadar yapılmış olan
yargıya da görelidirler.
Tecrübeleri vasıtasıyla
bilge kişi, her şeyin değiştiğinden haberdar olur
ve önderlik ediyor gibi görünen kişi,
başka bir durumda izleyici olabilir.
Bu nedenle o hiçbir şey yapmaz, yol göstermez
ya da izlemez.
İstemsiz olarak yaptığı
hiçbir şey büyük ya da küçük,
zor ya da kolayca yapılmış değildir.
Görevi bittiğinde kolayca bırakır;
bir takdir beklemediği için kötülenemez de.
Böylece öğretisi sonsuza dek sürer
ve kendisi en çok itibar edilenler içinde tutulur.
. Övgü Beklemeden
Aynı zamanda bilge de olan yetenekli kişi
alçakgönüllülüğünü koruyarak
rekabeti azaltır.
Çok şeye sahip olan;
ama sahip oldukları ile övünmeyen insan
(günaha) teşviki ve hırsızlığı azaltır.

3

4. Tao Dipsiz Kuyusu

Conducatorul se manifesta cu modestie,
Nu arata pozitii de putere,
Astfel ca oamenii nu se vor confrunta.
Nu pune pret pe lucruri,
Astfel ca oamenii nu vor fura.
Nu arata lucruri care pot fi dorite,
Astfel ca oamenii nu-si vor strica inimile.
Înteleptul conduce astfel oamenii
Tinandu-le inimile pure, dându-le mâncare,
Necreindu-le ambitii si întarindu-le sanatatea.
Astfel Inteleptul îi împiedica sa cunoasca raul,
Dorind mereu binele, cei cu ganduri rele nu pot actiona.
El conduce subtil, toti traiesc astfel în pace.

Tao’nun doğasında
biteviye kullanılsa da
kendini sürekli yenilemek var.
Ne taşmak ne de tam boşalmak...
İçindekilerin bir kadehten
dökülmesi gibi toprağa...
Bu yüzdendir ki
Tao enerjisi harcamakla suçlanamaz.
Henüz benliğini tam dolduramamış olanları
kaynağı sonsuz ana sütüyle besler.
Enerjinin bir parçası olabilmeleri için
hep yanı başlarında bekler.
Gereğinden fazla zorlarsan,
en müthiş bıçak bile körleşecek.
En iyi şekilde su verilmiş çelikten kılıçlar da
kayalar karşısında parçalanıp gidecek.
Kesmeye kalkarsan yüreğin iplerini,
yürek bile yalancı kesilecek.
Çaresizlik ona aslında hiçbir işe yaramayan,
akortsuz yalanlar söyletecek.
İşinin ehli kılıç ustalarının
tecrübeyle biledikleri
keskin kılıçlar gibi,
bilgelik de akılla birleşip
sağduyulu zekayı ışıldatacak.
Sabır en dolaşık ipleri bile düğümlerden kurtaracak,
çözümsüz görünen bütün sorunlar da
bir bir çözülecek.
Hepimiz birlik ve beraberlik içinde yaşayabiliriz,
aklıselim önderlerle beraber.
Hangimiz varlığımızın
bizden daha parlak bir kardeşin gölgesinde
farkına varmak isteriz ki...
Sadece kazanca yönelik değil,
anlamak ve anlatmak için çalışanlar
farkındalığa varacak.
Tao bir sır olmaktan çıkacak.

4

5. Niyetsiz Akış (iyi-kötü)

Calea (Tao) este goala, folosinta-i nesfarsita.
Este adânca, pare originea tuturor lucrurilor.
Pare ca vesnic ramane fara capat.
Nu stiu cum a fost creiata,
Pare ca a existat chiar înainte de Creator.

Tabiat kasıtlı hareket etmez,
bu yüzden de cömert olması beklenemeyeceği gibi,
hiçbir varlığa karşı bir kötü niyetinden de söz
edilemez.
Bu bağlamda Tao da aynen tabiat gibidir;
desek de
aslında
tabiat Tao’nun takipçisidir.
Bilge kişinin insanca edimlerinde bile
kasıt aranmaz bu nedenle.
Böylesine bir bilinçle hareket etmesinde
ahlakçılık gözetmeyen kaygısız bir yanı vardır.
Bilge; sükunetini korur.
Sözler ya da düşüncelerden etkilenmez onun huzuru,
hele ki yapmacıklı davranışlar, uzağından bile
geçemez...
Aynen dostlarına davrandığı gibi,
içinden geldiği gibidir tüm davranışları da.
Tutkudan arınmanın yoludur bu bilge için,
enerjiyi de biriktirmenin.

5

6. Tamamlanmak

Natura n-are preferinte,
Considera totul cu egalitate.
Tot asa înteleptul n-are preferinte pentru nimeni,
Pentru el, toti sunt priviti în egala masura.
Universul este nesfârsit, în el se gaseste totul.
Cu cât misca mai mult, cu atât mai mult este produs.
Prea multa vorba duce la oboseala.
Mai bine se pastreaza calea de mijloc.

Zihin de en az
korunaklı ve doğurgan bir vadi kadar
sakin ve derin.
Enerji ve sükunetin
her ikisi de şekilsiz geçtikleri gibi
duyusuz ya da akıl olmadan da bulunabilir ya
oysa her ikisi de
çevresiz gelir doğadan...
Akıl meditatif durumda
varoluşta farklılaşmaktan vazgeçmeye başlar.
olsa da olmasa da...
Olabileceğinden ya da dönüşemeyeceğinden
vazgeçer.
Ne kadar da hoş bu;
çünkü
farklı olmaktansa
bir olmak çok daha keyifli.

6

7. Işığı Saklamak

Spiritul nepatruns nu moare niciodata.
Se poate numi Mama tainica,
Care este poarta naturii, tot timpul în noi.
Folosita din plin niciodata nu se sfârseste.

Tao yolunda yaşarken,
kendinin farkında olmak gerekli değildir.
Bu yaşam biçiminde öz vardır
ve aynı zamanda yoktur.
Ne bir varlık
ne de bir yokluk olarak
algılanır.
Bilge kişi benliğini bulmak için çabalamaz,
kendini algı ve düşünceye gösteren,
bulunabilecek her şeyi (zaten) bildiği için
benliğin kendisi ile yan yana olanı, hiçliktir.
Aklın parlak ışığını saklayarak bilge kişi
kendi benliği ile beraber olmaya devam eder,
onun farkında olmayı kesip ardında bırakarak.
Bağlantısız, kendi dış dünyası ile birleşmiştir.
Benliksiz olarak tamamlanmıştır.
Bu şekilde benliği güvencededir.

7

8. Suyun Yolu

Universul dainuieste etern
Pentru ca nu exista pentru sine.
Astfel si Înteleptul stand la urma, ajunge în frunte.
Se neglijeaja pe sine însusi, si ajunge sa fie ocrotit.
Nu traieste pentru sine, traieste astfel din plin.

Büyük iyiliğin su gibi olduğu söylenir.
Bilinçli bir çaba sarf etmeden yaşamı destekler.
Beslenme sağlayarak doğal olarak akar.
Arzulu insanın reddettiği
yerlerde bile bulunur.
Bu şekliyle
Tao’nun kendisi gibidir.
Su gibi bilge kişi de alçak gönüllü bir yerde yaşar.
Meditasyon içinde, arzusuz;
düşüncelilikte derin,
ilişkilerinde sevecendir.
Tao insanına konuşmasında içtenlik rehberlik eder.
Bir lider olarak adildir.
Yönetimde amacı yeterliliktir
ve süratin doğru olmasını temin eder.
Kendi çıkarına davranmadığı
ve de gereksiz çatışmaya yol açmadığı için,
doğru olarak değerlendirilir,
yoldaşlarına karşı davranışlarında.

8

9. Aşırılıklar Olmadan

Virtutea este fluida ca apa.
Apa patrunde subtil peste tot.
Tot astfel virtutea biruieste fara efort.
Calea Tao este la fel.
Cel care cauta îsi gaseste locul.
Simtamintele creiaza o inima adanca.
Prietenia aduce bune relatii cu toti.
Vorba onesta creiaza încredere.
Cel ce conduce respecta regulile.
În afaceri corectitudinea este cautata
Timpul aseaza lucrurile.
Virtutea actioneaza astfel fara contradictii.

Kolaydır fincanı tutmak,
taşacak kadar doldurulmadığında.
Bıçak daha verimlidir,
dayanabileceğinden çok tavlanmazsa.
Altın ve yeşimi korumak daha kolaydır,
itidalle sahip olunursa.
Unvan peşinde koşan kişi,
kendi düşüşünü davet eder.
Bilge kişi sessizce çalışır
ne övgü ne de şöhret arayarak.
Yaptığını doğal bir kolaylıkla bitirir
ve sonra dinlenir.
Tao’nun doğası ve yolu budur.

9

10. Kara Aynayı Temizlemek

Întinderea prea mare a corzii
Creiaza prea mare tensiune.
Ascutirea prea deasa a uneltei
O face curând de nefolosit.
Adunarea bogatiilor într-un loc
Curând face locul nesigur.
A fi mandru de bogatii si onoruri
Este cauza caderii în disgratie.
Înteleptul se retrage dupa îndeplinirea faptei.
Aceasta este Calea (Tao) a virtutii (Te).

Birliği sağlamak erdemlidir.
Düşüncenin iç dünyası birdir,
eylemler ve şeylerden oluşan
dış dünya ile.
Bilge kişi
uyuyan bir bebek gibi nefes alarak
bunların ayrılığından kaçınır
ve bu sayede uyumu sağlar.
O, zihninin karanlık aynasını temizler,
öyle ki (artık) maksat olmadan yansıtır.
O, kendini plansızca idare eder
insanları severek ve onlara karışmayarak.
O, sahip olmadan geliştirir,
bu şekilde verim sağlar,
değişen gereksinimler karşısında
açık fikirli olur
ve arzu duymadan yaratır.
Geriden yöneterek,
yapılması gerekene icabet ederek,
mistik duruma
ulaşmış olduğu söylenir.

10

11. Var Olmamanın Yararlılığı

Putem oare sa ne unim sufletul
Si sa nu ne abatem de la Cale (Tao) ?
Putem sa avem o respiratie calma ca a unui copil ?
Putem oare purifica viziunea vietii,
Astfel ca ceia ce vedem sa straluceasca ?
Putem oare iubi si conduce oamenii
Cu subtilitatea Non-actiunii?
Ne putem oare conduce singuri
Si închide sau deschide posibilitati dupa voie ?
Putem oare invata sa avem access la totul
Prin puterea Caii (Tao) ?
Putem creia si hrani?
Putem sa ne eliberam de dorinta de a poseda ?
Putem face bine fara a dori ceva în schimb ?
Putem conduce fara a apasa ?
Cine poate face acestea a dobândit marea Virtute (Te).

Otuz kiriş bir tekeri oluşturabilir; ama
göbeğindeki boşluktur
tekere işlevsellik veren.
Çömlekçinin attığı kil değildir,
kaba kullanışlılığını veren;
ama şeklin içindeki boşluktur
kabın yapıldığı.
Kapı olmadan bir odaya girilemez
ve pencereler olmadan karanlıktır.
İşte budur var olmamanın yararlılığı.

11

12. Arzuların Bastırılması

Sunt 30 de spite în butucul rotii,
Dar folosirea lui depinde de golul din centru.
Vasul facut din huma este util
Prin golul creiat de forma lui.
Casa cu ziduri, ferestre si usi
Este utila prin golul creiat de acestea.
Desi pretuim ceia ce exista, ne folosim de ceia ce nu exista.

Görüş ile renkler görülebilir;
ama çok fazla renk bizi kör eder.
Sesin tınılarını yakalıyoruz.
Çok fazla ses bizi sağır edebilir
ve çok fazla lezzet tadımızı öldürür.
Spor için avlanıldığında ve zevk için
kovalandığında,
zihin kolayca karışabilir.
Kendi için hazineler toplayan kişi
daha kolay tedirgin olur.
Bilge kişi ihtiyaçlarını tatmin eder,
algısal ihtirasları yerine.

12

13. Sakin ve Hareketsiz

Culorile îl orbesc pe om, sunetele îl asurzesc.
Gusturile îi slabesc simtul gustului.
Alergatul la vanatoare îl salbaticesc.
Ceia ce se obtine greu îi îngreuneaza manifestarea.
Astfel ca Înteleptul se detaseaza de simturi
Si traieste în lumea lui interioara.

Sıradan insan onur arar, onursuzluk değil.
Başarıya sevinir ve başarısızlıktan tiksinir.
Ölümden korkarken hayatı sever.
Bilge kişi bunları kabul etmez,
böylelikle hayatını basitçe yaşar.
Sıradan insan kendini evrenin
merkezi yapmanın yolunu arar.
Bilge kişinin evreni onun merkezindedir.
Dünyayı sever ve sakin kalır.
Başkalarını endişelendiren şeyler karşısında
tevazu ile davranır, ne hareket eder ne ettirilir,
ve böylece her şeyin korunmasında güvenilebilir.

13

14. Gizem Deneyimlemek

Atât norocul cât si nesansa creiaza frica.
Gândul bun sau gândul rau, dualitatea
Care exista tot timpul în mintea încordata.
Cum pot norocul sau nesansa sa creieze neliniste ?
Cel norocos îsi asteapta câstigul cu nerabdare.
Iar cel nenorocos este nelinistit pentru ce a pierdut.
Cum pot gândul bun sau cel rau
Sa existe în mintea incordata ?
Este pentru ca avem un Ego.
Daca n-am acorda Ego-ului importanta
Si încordarea mintii s-ar diminua.
Astfel ca cel care îi considera pe altii
Ca si cum ar fi el însusi
Este demn de a conduce.
Celui care-i iubeste pe altii cum se iubeste pe el însusi
I se poate acorda încredere.

Tao soyuttur ve bu sebepten
bir forma sahip değildir.
Ne yükselirken parlaktır ne de batarken karanlık.
Elle tutulamaz ve ses çıkarmaz.
Formsuz ya da suretsiz, varlıksız,
formsuzluğun formu, tanımların ötesindedir,
tarif edilemez ve anlayışımızın ötesindedir.
Hiçbir isimle çağrılamaz.
Önünde durduğunuzda bir başlangıcı yoktur;
takip edildiğinde bile bir sonu yoktur.
An itibarı ile (gerçekliği) vardır. Şu ana uygulayın,
onu iyi takip edin ve başlangıcına ulaşın.

14

15. İnsanın İçindeki Tao’nun Tezahürü

Privind Calea Tao, nu poate fi vazuta.
Încercand s-o ascultam, nu poate fi auzita.
Dorind s-o simtim, nu poate fi atinsa.
Aceste trei însusiri nu pot fi definite.
Calea Tao nu poate fi astfel perceputa.
Are ca esenta Golul, este forma fara de forma,
Nu poate fi perceputa cu simturile.
Infinitul si Eternul nu se pot explica
Întâlnind Calea Tao nu-i poti vede începutul,
Urmând Calea Tao nu-i poti vede sfarsitul.
Cunoscând cum s-a manifestat Calea Tao în trecut,
Se poate intui prezentul.
A trai prezentul ca oglinda a trecutului,
Aceasta înseamna a fi pe Cararea Tao.

Eskilerin bilgesi bilgili ve akıllıydı;
kaledeki bir adam gibi, büyük dikkat gösterirdi,
tetikte, kavrayışlı ve uyanıktı.
Kendisi için hiçbir şey arzu etmeden
ve değişim adına değişim için
hiçbir arzuya sahip olmadığından,
eylemlerinin anlaşılması güçtü.
Uyanık olduğundan tehlike konusunda
korkuya sahip değildi;
mukabeleye hazır olduğundan korkuya
ihtiyacı yoktu.
Ziyaret eden bir misafir gibi kibar ve
bir bahar zamanı buzu gibi esnekti.
İstekleri olmadığından şiddetli arzu tarafından
dokunulmamıştı.
Kavrayışı ve gizemli bilgisinin ölçülemez derinliği,
başkalarının onun mütereddit olduğunu
düşünmesine sebep olurdu.
Kalbi saftı, kesilmemiş bir yeşim gibi,
çamurlu suyu kendi haline bırakarak temizlerdi.
Sakin ve aktif kalarak
yenilenme gereksinimini azaltırdı.

15

16. Köke Geri Dönmek

În trecul cei care urmau Calea Tao
Erau asa profunzi, ca greu puteau fi întelesi.
Un astfel de Întelept era prudent
Ca unul care trece un râu iarna.
Era încet în a lua decizii, ca unul care se teme
Ca ceia ce este spus se rastalmaceste.
Era modest ca si cum nu i s-ar cuveni nimic.
Se misca asa usor ca ghiata ce se topeste.
Era asa de simplu si natural ca lemnul din padure.
Era gata de a primi ca o vale deschisa.
Era prietenos ca apele care se amesteca.
Cine este bagat în ape murdare,
Sa le lase sa se limpezeasca.
Cine este agitat, sa încetineasca activitatile.
Cei care merg pe Calea Tao nu se manifesta.
În acest fel potentialul lor ramâne neatins.

Sadece oluşun yoluyla
bulunabilir olmayış.
Toplum; doğal akış durumundan
kaos gibi görünen şeye değiştiğinde,
üstün insanın içsel dünyası
düzenli ve barış içinde kalır.
Durağan kalarak benliği bağlantısızdır.
Topluma geri dönüşünde yardımcı olur,
doğanın ve barışın yoluna doğru (gitmesine).
Anlayışın değeri açıkça görülebilir
kaos sona erdiğinde.
Tao ile bir olmak barış içinde olmaktır
ve onunla çatışma halinde olmak
kaosa ve bozulmaya götürür.
Tao’nun tutarlılığı bilindiğinde,
zihin onun değişim durumlarına açıktır.
Tao ile bir olduğundan, bilge kişi art niyet
taşımaz takipçilerine karşı.
Eğer insanların lideri olarak kabul edilirse
yüksek itibar görür.
Tüm hayatı boyunca, oluşta ve olmayışta
Tao onu korur.

16

17. İstisnai Liderlik

Fiind fara de dorinte, se atinge linistea.
Pentru tot ce capata existenta,
Este un timp de absorbtie în non-existenta.
Dupa o viguroasa crestere,
Orice dispare, întorcându-se astfel la sursa.
Întorcerea la origini este linistea,
Repaosul este conditia naturala.
Întoarcerea la origini este eternitatea,
Cel ce stie aceasta este iluminat.
Cel ce nu stie are parte de suferinta.
Cunoscând eternitatea se contopeste cu totul.
Contopindu-se cu totul expandeaza.
Prin expandare este prezent peste tot.
Fiind omniprezent atinge o stare înalta.
Prin starea înalta atinge Tao (Este pe Carare).
Cine atinge Tao intra în eternitate.
Desi corpul îmbatrâneste, spiritu-i nu moare niciodata.

Sadece en iyinin var olduğunu,
ondan sonra gelenin görülerek methedildiğini
ve bir sonrakinin hakir görüldüğünü ve ondan
korkulduğunu bilerek
insan, sonsuz olanı kavrayamaz.
Bilge, başkalarının onun kriterlerini
kendilerininmiş gibi kullanmasını beklemez.
Yönlendirilenler, ancak bilge liderin varlığını bilir.
O, gereksiz söz söylemeden hareket eder,
öyle ki insanlar,
“kendiliğinden oldu.” der.

17

18. Ahlakın Çürümesi

Cei mai buni conducatori trec neobservati.
Altii pot fi iubiti si laudati,
De altii oamenii se tem, altii sunt urâti.
Atunci când lipseste încrederea conducatorilor in oameni,
Nici oamenii nu pot avea încredere în conducatori.
Cuvintele sunt totdeauna mai prejos de fapte.

Tao’nun yolu unutulduğunda,
iyiliğin ve ahlakın öğretilmesi gerekir.
İnsanlar bilgelik ve iyilik taslamayı öğrenir.
Halk baskı altında olduğunda
sadık rahiplerin sıkça görülmesi gibi;
ebeveynlere hürmet ve sadakat,
ancak çekişme ve sürtüşme sonrası
insanların yaşamında sıkça ortaya çıkar.

18

19. Doğallığa Geri Dönüş

Atunci când Calea Tao este pierduta,
Apar multitudinea de reguli si legi.
Când Ego-ul se manifesta în oameni,
Se da nastere la multa hipocrizie.
Când relatiile de familie slabesc,
Se face mult caz de aceste legaturi.
Cand o natiune este intr-o stare de confuzie,
Tara produce multimea de patrioti.
Fiind pe Calea Tao lucrurile sunt in echilibru,
Fara Tao apar toate diferentele.

Kişinin sadece kendi hayatını yaşaması,
potansiyelini fark etmesi,
kutsanmayı arzulamaktan
daha iyidir.
Evlada yakışan hürmet ve sevgiyle yaşayan kişinin,
ahlaki eğitime ihtiyacı yoktur.
Kurnazlık ve çıkar terk edildiği zaman,
hırsızlık ve sahtekarlık ortadan kalkacaktır;
fakat ahlak ve nezaket ve hatta hikmet
kendi içlerinde yetersizdir.
Çok daha iyidir basitliğini görmek
ham ipeğin güzelliğinin ve
işlenmemiş taşın.
Kişinin kendisiyle bir olmasından
ve kardeşiyle bir olmasından.
çok daha iyidir;
kişinin Tao ile bir olması,
bensizliğini geliştirmesi,
arzularını bastırması,
isteği kaldırması
merhametli olmaktan!

19

20. Sıradan İnsandan

Mergând pe Calea Tao si abandonând învatatura omeneasca,
Problemele izvorâte din morala vor dispare.
Abandonând dreptatea facuta de legi si reguli,
Dreptatea adevarata apare natural.
Abandonând profitul si lucrurile scumpe,
Societatea va scapa de hoti si tâlhari.
Renuntând la aceste trei lucruri,
Se obtine simplitatea, naturaletea si abundenta.

Farklı Olmak
Bilge kişi sıkça kıskanılır;
çünkü diğerleri bilmez
her
ne kadar Tao tarafından
besleniyor olsa da onlar
gibi o da ölümlüdür.
Bilgeliği arayan kişiye
öğüt güzelce verilmiştir:
Akademik yolları
bırakması
ve çabalamaya son
vermesi.
Bundan sonra
öğrenecektir evet ve
hayırın sadece idrak ile
farklılaştığını.
Bilge kişinin
avantajınadır
diğerlerinin
korktuklarından
korkmaması; fakat
diğerlerinin avantajınadır
ziyafetten kam almak
ya da yürüyüşe gitmek,
engellerden kurtulup
baharın yüksek
bahçelerinin arasında.
Bilge kişi bir bulut gibi
sürüklenir, belirli bir yeri
olmadan.
Yeni doğmuş bir bebeğin
gülümsemeden öncesi
gibi, iletişimi aramaz.
Gereksindiklerinden
fazlasına sahip
olanların gözlerinde,
bilge kişinin hiçbir şeyi
yoktur ve o bir aptaldır,
sadece Tao’nun
doğduğu şeylere kıymet
verir.

20

20. Sıradan İnsandan

Renuntând la cauza durerii, durerea înceteaza.
Fie ca spui „Da” sau „Nu” este tot o relativitate.
Fie ca ceva este considerat „Bun” sau „Rau”,
Starea lor relativa ramâne.
Daca altii se tem de ceva,
Este oare îndreptatit sa ne temem si noi ?
Realitatea poate fi cu totul alta.
Oamenii lumii vor continua sa se casatoreasca,
Sa faca sarbatori si petreceri.
Urmând Calea Tao eu sunt fara de dorinti,
Ca un prunc care nu stie nici macar sa se bucure.
Fara certitudini, fara nimic al meu.
Oamenii lumii doresc sa aiba lucruri,
Eu n-am nimic, pot fi numit nebun.
Alti oameni par ca stiu multe,
Eu par simplu si nu atrag pe nimeni.
Pentru alti oameni deosebirile sunt clare,
Numai eu vad totul ca întreg.
Par fara tel, ca valul marii dus,
Batut de vânt, par ca ajung niciunde.
Alti oameni au un tel, doar eu nu vad niciunul.
Sunt diferit de altii pentru ca sunt pe Calea Tao.

Farklı Olmak
Bilge kişi çoğu zaman
kıskanılır; çünkü diğerleri
bilmez ki Tao tarafından
büyütüldüğü halde o da
onlar gibi ölümlüdür.
Bilgeliği arayanlara
verilen tavsiye,
nazari yolları bırakmaları
ve çabalamaya son
vermeleridir.
Ancak o zaman evet ve
hayırın ayrımlandıktan
sonra ayırdına varıldığını
öğrenirler.
Bilge kişinin
menfaatinedir
diğerlerinin
korktuklarından
korkmaması;
ama diğerlerinin
menfaatinedir
ziyafetten zevk
alabilmeleri veya
yürüyüşe çıkabilmeleri,
bir mani olmadan,
taraçalanmış kırlarında
baharın.
Bilge kişi bulutlar gibi
sürüklenir, belli bir yeri
olmadan.
Daha gülümseye
başlamamış, yeni
doğmuş bir bebek gibi
kendini ifade etmeye
çalışmaz.
Gözlerinde
ihtiyacı olandan
fazlasına sahip olanların;
bilge kişi çulsuzdur ve bir
ahmaktır,
sadece Tao’nun
doğduğu şeye kıymet
Bilge kişi ikircikli gibi
görünebilir.
Ne parlak ne da açık
olduğundan ve
kendisine, bazen hem
anlayışsız ve zayıf,
kafası karışmış ve
utangaç görünür.
Gece içinde bir okyanus
gibi, durgun ve sessizdir;
ama bir kış rüzgârı kadar
nüfuz edicidir.
verir.
Bilge kişi muğlâktır.
Ne parlak ne de saf
olmadığı için ve
kendisine, bazen
hem donuk ve güçsüz,
hem de aklı karışmış ve
utangaç gözükür.
Geceleyin okyanus gibi,
huzurlu ve dingindir;
ama aynı anda kış
rüzgârı gibi yakıcıdır.

21

21. Tao’nun Özünü Bulmak

Virtutea (Te) urmeaza Calea (Tao).
Calea Tao nu se poate vede sau atinge.
Desi nevazuta si de neatins, contine totusi forme.
Nevazuta si de neatins, are totusi consistenta.
Subtila si ascunsa, are totusi esenta.
Esenta sa este eterna, dintotdeauna a existat,
Ca izvor al tuturor creatiilor.
Cum putem afla caile creatiei ?
Prin Calea Tao.

En büyük erdem Tao’yu izlemektir;
Nasıl da başarır hesapsız, kitapsız!
Tao’nun özü karanlık ve gizemlidir,
ne görüntüsü ne biçimi vardır.
Yine de varolmayışından
bulunur görüntü ve biçim.
Tao’nun özü derin ve dipsizdir,
yine de bilmeye çalışmamakla bilinebilir belki.

22

22. Bütünlüğü Korumak İçin Boyun Eğmek

Ce-i aplecat, se va ridica.
Ceia ce este strâmb, se poate îndrepta.
Golul atrage plinul.
Sfârsit va fi reânoit.
Cel ce are putin va avea mult.
Cel ce are mult va pierde.
Cel Întelept sta pe Calea Tao,
Astfel ca este un model de urmat.
Nu este mândru, de aceia straluceste.
Nu se preamareste pe sine, de aceia este apreciat.
Nu se lauda, de aceia acumuleaza merit.
Nu se pune mai presus de toti,
De aceia este privit cu respect.
Nu este la concurenta cu nimeni,
De aceia nimeni nu-i poate râvni locul.
Din vechime se spune sa fim modesti,
Astfel ca integritatea nu se stirbeste.
Cel integru este cel care calatoreste pe Calea Tao.

Boyun eğ ve bütünlüğü koru.
Eğilmek dik olmaktır;
boş olmaksa dolu.
Az şeyi olanların kazanacak çok şeyi vardır;
ancak çok şeyi olanlar
mal mülk yüzünden yanılabilirler.
Bilge her şeyi içine alanı kucaklar.
Kendinin farkında değildir, bu yüzden de parlar.
Kendini savunmayarak ayrıcalık kazanır.
Şöhret peşinde koşmayarak ikrar görür.
Yanlış iddialarda bulunmadığından tereddüt etmez.
Kavgacı olmadığından kimseyle arası bozulmaz.
Bu yüzdendir ki eskilerin bilgeleri şunu demiştir:
“Boyun eğ ve bütünlüğü koru;
yekpare ol, her şey sana gelecektir.”

23

23. Değiştirilemeyeni Kabullenmek

Vorbind putin ramânem în repaos.
Vântul, furtuna trec, cum tot ce e-n natura-i trecator,
Asa si omul trece.
Dar cel ce urmeaza Calea Tao se identifica cu Tao.
Cel ce urmeaza Virtutea (Te) se identifica cu Virtutea.
Cei ce se pierd sunt una cu perzarea.
Cei ce nu cred, nici ei nu sunt crezuti.

Doğanın yolu az söylemektir.
Yüksek rüzgârlar sakinleşir
akışın yön değiştirmesiyle
ve ender olarak sürerler tüm sabah
ne de sağanak tüm gün devam eder.
Bu nedenle, konuşurken
ayrıca hatırlayın
sessiz ve sakin olmayı.
Doğal yolu takip eden kişi
her zaman Tao ile bir olan kişidir.
Faziletli olan kişi fazileti deneyimleyebilir;
fakat doğal yolu kaybeden kişi
kendini kolayca kaybedebilir.
Tao ile bir olan kişi
doğa ile bir olan kişidir
ve fazilet, faziletli olan kişi için vardır.
Değiştirilemeyeni kabullenmek
arzunun geçip gitmesine izin vermektir.
Başkalarına güven duymayan kişinin
kendisine de güvenilmemelidir.

24

24. Aşırılık

Stând pe degetele picioarelor, postura-i instabila.
Cu picioarele încrucisate, nu se poate merge.
Cel ce isi da marire, nu are stralucire.
Cine se preamareste, nu este apreciat.
Cel ce se lauda, nu are merit.
Cel încrezut, nu este respectat.
Cel ce urmeaza Calea Tao îi evita pe acestia toti.

Doğal sınırının ötesine
uzanan kişi,
sağlamca duramaz
yerin üstünde;
tıpkı
kaynaklarının ötesinde
bir hızla seyahat edenin
temposunu koruyamayacağı gibi.
Böbürlenen kişi
aydınlanmamıştır
ve kerameti kendinden menkul kişi
saygı görmez
değerli insanlardan;
böylece, hiçbir şey kazanmaz
ve itibarı lekelenir.
Çabalamak,
böbürlenmek ve tepeden bakmak
gereksiz özellikler olduğundan
bilge kişi bunları aşırılıklar olarak görür
ve onlara ihtiyaç duymaz.

25

25. Tao’nun Yaratıcı Prensibi

Înainte de existenta Cerului si a Pamântului,
Era ceva fara început si fara de sfârsit.
Neschimbat exista prin sine însusi.
Acest ceva umplea totul, era nesfârsit.
Poate fi considerat ca sursa universului.
Nu-l pot numi, silit sa-i dau un nume,
Îl numesc Tao, îl cred ca fiind suprem.
Suprem înseamna fara de sfârsit,
Fara de sfârsit se poate afla oriunde.
Este atât departe cât si aproape.
E Tao cel suprem,
Si cerul si pamântul si omul sunt supreme.
Omul urmeaza legile pamântului,
Pamântul pe cele ale universului,
Universul urmeaza Tao,
Care este complet în sine.

Yaratıcı prensip birleştirir
iç ve dış dünyaları.
Zamana ya da mekâna bağlı değildir,
her zaman durağan; fakat hareket halindedir.
Bu sebeple tüm şeyleri yaratır
ve bu yüzden
“yaratıcı ve tam” olarak isimlendirilir;
hareketi ve akışı sonsuzluğa uzanır.
Tao’yu büyük olarak tanımlarız;
evreni büyük olarak tanımlarız;
doğayı da büyük olarak tanımlarız
ve insanın kendi de büyüktür.
İnsanın yasaları doğa yasalarını izlemelidir,
doğanın, Tao’yu izleyen
evrensel yasayı takip ederken
fizik yasalarını oluşturması gibi.

26

26. Orta Noktada Olmak (Dengeyi Bulmak)

Ceia ce este usor este deasupra greului.
Calmul este deasupra agitatiei.
Înteleptul se elibereaza de greu si agitatie.
În mijlocul lumii frematând el ramane în repaos.
Conducatorul nu este superficial sau frivol.
Superficialitatea nu are baza solida,
Asa cum graba face sa se piarda controlul.

Doğal yol bilge kişinin yoludur.
İkamet ederken hizmet etmek,
kendi içinde derinlerde merkezini bulmaktır,
evde ya da seyahat halindeyken.
Uzaklara seyahat etse bile
o, ayrı değildir
kendi gerçek doğasından.
Doğal güzelliğin farkındalığını korurken
o hala kendi amacını unutmaz.
Büyük bir malikânede ikamet ediyor olsa bile,
basitlik onun rehberi olarak kalır;
tamamen farkında olduğundan, onu kaybederse
köklerinin de yok olacağından.
Bu suretle rahatsız değildir
doğal yolu kaybetmemek için.
Benzeri şekilde insanların lideri de
rolünde ciddiyetsiz ne de rahatsız değildir,
çünkü bunlar kaybına sebep olur
liderliğin köklerinin.

27

27. Tao’yu İzlemek

Bunul calator nu lasa urme.
Bunul orator nu se pierde în discutii.
Cel ce evalueaza lucrurile nu se pierde în calcule.
Usii încuiate bine nu-i trebuiesc mai multe încuietori.
Legând ceva bine cu o funie,
Alte funii nu mai sunt necesare.
Înteleptul îi ajuta pe toti prin prezenta sa.
Toate lucrurile din jurul sau sunt la locul lor.
Fiind în lumina nimic nu se pierde.
Cel ce e bun învata pe cel rau prin exemplu bun,
Cel ce e rau învata pe cel bun prin exemplu rau,
Cei ce nu pretuiesc pe Întelept si-a lui învatatura,
Traiesc himere, amarnic se înseala,
Desi poate au educatie aleasa.
Dar Înteleptul e subtil în tot ce face.

Bilge kişi doğal yolu izler,
kendisinden gerekli olanı (bekleneni) yaparak.
Tecrübeli bir iz sürücü gibi
hiçbir iz bırakmaz.
İyi bir hatip gibi, konuşması akıcıdır;
hata yapmaz, böylece çeteleye ihtiyaç duymaz.
Kilide ihtiyaç duymayan iyi bir kapı gibi,
kendisinden gerektiğinde açıktır.
ve diğer zamanlarda kapalı;
İyi bir bağ gibi, güvenilirdir,
sınırlara ihtiyaç duymadan.
Faziletin örnekten büyüyeceğini bilerek,
(ki) bu bilge kişinin öğretim yoludur,
durup dinleyen hiç kimseyi geri çevirmez.
Böylece, bilge kişinin tecrübesinden,
herkes öğrenebilir ve yarar sağlayabilir.
Öğretmen ve öğrenci arasında karşılıklı doğal bir
saygı vardır,
zira, saygı olmadan, karışıklık olur.

28

28. Bütünlüğü Unutmamak

Cel ce îsi stie forta si ramâne slab,
E pe Cararea Tao, simte ca-i copil.
Cel ce se stie erudit si-si tine simplitatea,
Este exemplul bun.
Model fiind, e vesnic pe Cararea Tao.
Cel ce atinge gloria si ramâne modest are Virtute (Te),
Atingând plinatatea vine din nou la sursa de unde toate au iesit.
Cel Întelept e astfel într-o continua armonie,
Se scalda în lumina, se afla în repaos.
Fiind în repaos atinge infinitul.

Yaratıcılığı geliştirirken,
algılamayı da besleyin.
Bir çocuğunkine benzer zihni unutmayın,
su gibi akan.
Herhangi bir şeyi dikkate alırken,
karşıtını kaybetmeyin.
Sonluyu düşünürken,
sonsuzluğu unutmayın.
Onurlu davranın; ama alçakgönüllülüğü koruyun.
Tao’nun yoluna uygun davranarak
başkaları için bir örnek olun.
Bütünlüğünü koruyarak
iç ve dış dünyaların,
gerçek kişilik sürdürülebilir
ve iç dünya verimli hale getirilir.

29

29. Eylemsizlik

Cel care doreste sa stapâneasca lumea,
Dându-i amprenta sa, nu poate reusi.
Caci lumea este sacra, nu poate fi schimbata permanent.
Fiind siguri de ceva, putem oricând sa pierdem.
La drum, unii-s în fata, altii-n spate,
Unii respira greu, altii usor,
Unii sunt tari, altii mai slabi,
Unii umbla în car, altii pe jos.
Cel Întelept pastreaza calea de mijloc,
În armonie nu exagereaza, nici nu leneveste
Nici cu corpu-i nici cu mintea-i.

Dış dünya narindir,
onun doğallığına burnunu sokan
kendine zarar vermeyi göze alır.
Onu yakalamaya çalışan
böylece yitiriverir.
Her şey değişir, doğaldır;
bazen zamanından ileri, bazen de geri olmaktan.
Zamanlar vardır nefes almanın bile
zor olabildiği.
Ne var ki doğal olan kolaydır.
Kişi kimi zaman güçlü,
kimi zaman zayıftır,
kimi zaman hasta,
kimi zaman birinci,
bazen de takipçi.
Bilge uğraşmaz
dünyayı zorbalıkla değiştirmeye,
zira bilir ki zorbalığın sonucu yine zorbalıktır.
Uçlardan ve aşırılıklardan uzak durur;
ama tuzu kuru da olmaz.

30

30. Şiddete Karşı Bir İhtar

Conducatorul ce urmeaza Calea Tao,
Nu recurge la forta pentru a cuceri.
Caci stie ca-n atac riposta va primi.
Distrugeri mari urmeaza si foamete si boli.
Cel luminat nu recurge la forta pentru a-si creia glorie.
Îsi conduce treburile fara a ofensa pe nimeni.
Si nu recurge la lupta decat fortat de aparare.
Astfel el nu tulbura armonia.
Cel ce foloseste forta nu este pe Cararea Tao,
Iar cel ce nu este pe Carare va pieri.

Tao’nun yolunda rehberlik ederken,
kuvvet kullanımından nefret et.
Bu, direnişe ve kuvvet kaybına yol açtığından,
Tao’nun iyi takip edilmediğini gösterir.
Sonuçlara ulaş; fakat şiddet yoluyla değil,
hem doğal yola aykırı olduğu
ve hem diğerlerine hem de kişinin benliğine zarar
verdiğinden.
Büyük bir savaşın canlanışında hasat yok edilir
ve bir ordunun uyanışında tarlalarda yabani otlar
büyür.
Bilge lider sonuçlara ulaşır;
ama onlarla şan kazanmaz;
zaferleri ile gururlanmaz
ve onlarla böbürlenmez.
Bilir ki böbürlenmek doğal yol değildir
ve bilir ki yola karşı giden kişi,
çabalarında başarısız olacaktır.

31

31. Barışı Sürdürmek

Armele aduc nenorociri.
Cel ce urmeaza Calea Tao le detesta.
Nu le foloseste decât constrâns de necesitate.
Chiar si atunci le foloseste cu retinere.
Liderul Întelept chiar si când invinge,
Nu se bucura de victoria lui,
Nu se bucura de uciderea adversarilor.
Intra în batalie mâhnit ca trebuie s-o faca.
Caci victoria nu este celebrare ci funeralii.
Cel ce se bucura de ucideri si crime,
Nu este pe Calea Tao.

Savaş silahları korkunun araçlarıdır
ve Tao’yu takip edenler tarafından tiksinilirler.
Doğal yolu takip eden bir lider,
onlara katlanmaz.
Savaşçı kral sağına doğru eğilir,
generallerinin nasihatlerinin geldiği yöne.
Fakat barışçı kral soluna bakar,
barış zamanı danışmanının oturduğu yere.
Ne zaman baksa sola, barış zamanıdır
ve sağa, üzüntü zamanı.
Savaş silahları korkunun araçlarıdır
ve tercih edilmezler,
onları sadece başka bir seçenek olmadığında
kullanan bilge kişiler tarafından.
Barış ve huzurun kalplerine aziz olduğu,
ve zaferin onlara sevinç getirmediği.
Zaferde sevinmek öldürmekten zevk almaktır.
Öldürmekten zevk almak öze sahip olmamaktır.
Savaşı yönetmek bir cenazeyi yönetmek gibidir.
İnsanlar öldürüldüğünde, bu bir matem zamanıdır.
İşte bu nedenden zafer kazanılan bir savaş bile
sevinç duymadan incelenmelidir.

32

32. Eğer Tao Gözlenebilseydi

Calea Tao este prea subtila pentru a fi definita.
Manifestându-se capata un nume.
Când un Conducator urmeaza Calea Tao
Este urmat onest de cei supusi
Si pacea va dainui in regat.
Înteleptul care cunoaste Calea îsi stie limitele,
Cel ce-si cunoaste limitele este pe Carare.
Tao întrepatrunde totul, toate fiintele se intorc in Tao,
Cel Întelept stiind aceasta aplica Tao în tot ce face.

Tao sonsuzdur; ama şöhretli değildir.
İşlenmemiş bir taş gibi, kıymeti küçük görülür,
insan için değeri tüm ölçülerin ötesinde olduğu
halde.
Tanımlanabilir olsaydı, kullanılabilirdi.
Anlaşmazlıkları ve Tao’nun yolunu
öğretmek gereksinimini ortadan kaldırmak için;
tüm insanlar Tao’nun barışını kabul eder.
Tatlı çiğ dünyayı beslemek için inerdi,
Tao bölündüğünde.
O zaman ihtiyaç vardır isimlere;
çünkü oyulmuş taş gibi
parçaları artık görünür olurdu.
Zamanında durdurarak
eziyet etmeyi ve çatışmayı
didişme boşa çıkarılır ve tehlikeden kaçınılır.
İnsanlar bundan sonra Tao’nun bilgeliğini arar,
tıpkı tüm nehirlerin büyük denize dökülmesi gibi.

33

33. Güç Olmadan: Yok Olmadan

Cunoscându-i pe altii este întelepciune,
Cunoscându-se pe sine însusi este iluminare.
Învingând un adversar este tarie,
Învingându-se pe sine însusi este cu adevarat putere.
Multumit cu ce are Înteleptul este bogat,
Cel perseverent ajunge la îndeplinirea scopului.
Cel care nu-si pierde tinta se mentine.
Chiar si dupa moartea fizica
Puterea celui Întelept produce efecte pozitive.
Astfel el traieste în eternitate.

Bilgi genellikle
başkalarını bilmenin sonucudur;
fakat uyanmış insan,
işlenmemiş taşı görmüştür.
Diğerleri güç ile ustalaşmış olabilir;
ancak kişinin kendi benliğinde ustalaşması
Tao’yu gerektirir.
Birçok maddi şeyi olan kişi,
zengin olarak tanımlanabilir;
ama sahip olduklarının yeterli olduğunu bilen kişi
ve Tao ile birlikte olan,
maddi şeylere yeterince sahip olmuş olabilir
ve ayrıca kendi özüne de sahiptir.
İradenin gücü sebat getirebilir;
ama dayanmak için sükûnete sahip olmak
tüm günler için korunmadır.
Fikirleri dünyada kalan kişi
tüm zamanlar için mevcuttur.

34

34. Çabalamadan

Tao cuprinde tot universul,
Toate lucrurile îsi au izvorul în Tao.
Nu respinge pe nimeni si nimic.
Cel pe Carare e creator, dar nu-si însuseste ceia ce creiaza.
E generos, dar nu profita de recunostiinta altora.
Fara dorinte proprii trece nebagat in seama.
Înfaptuieste lucruri bune, dar nu-si atribuie merite.
Nemanifestându-si marirea Înteleptul este cu adevarat maret.

İstisnasız tüm şeyler,
doğal yola uygun davranmalıdır,
kendi amacını sessizce
ve hak iddia etmeden gerçekleyen.
Doğal düzenin bir tezahürü olmak,
herhangi bir şeyin yöneticisi olmak değildir;
fakat onlara yaşam verenin “kaynağı” kalmaktır.
Görülemez; bir amacı yoktur;
fakat tüm doğal şeyler onun varlığına güvenir.
Tüm şeyler ona döndüğünde,
o onları köleleştirmez.
Öyle görülmezdir ki büyüklüğü galip gelir.
Kendine Tao’yu model alan,
bilge olan kişi, çabalamaz;
fakat başardığı ile yetinir.

35

35. İyiliksever Ev Sahibi

Fiind pe Cararea Tao toate fiintele
Se indreapta catre calea fireasca.
Pe Cale sunt armonia, sanatatea, pacea si fericirea.
Cel ce gusta din dulceata-i va vrea sa ramâna.
Dar Calea este cu mult mai profunda,
Transcende gustul, nu poate fi vazuta,
Auzita, simtita sau cuprinsa.

Bilge kişi Tao ile birlikte davranır,
barışın burada bulunduğunu bildiğinden.
Aranıyor olması da bu sebepledir.
Konuklar, iyiliksever ev sahibi tarafından sağlanan
iyi müzik ve yemeğin tadını çıkarırken
Tao’nun tanımı şekilsizmiş gibi görünür,
duyulamaz ve görülemez olduğundan.
Ancak ne zaman ki yemek ve müzik sona erer,
Tao’nun tadı baki kalmaya devam eder.

36

36. Üstesinden Gelmek

Liderul Întelept cunoaste aceasta.
Ceva se contracta pentru ca era dilatat.
Ceva slabeste pentru ca era tare.
Ceva se înalta pentru ca era jos.
Cineva primeaste pentru ca a dat.
Aceasta-i întelepciune.
Subtilul e mai presus de grosier.
Asa cum pestele nu trebuie sa iasa din apa
Tot asa Liderul Întelept nu face caz de forta.
Prin simplitate se aduce pacea,
Încredeare aduce armonie.

Büyüyen şeyler aynı zamanda küçülebilir;
güçlü olan, bir gün güçsüzleşir;
yüreği kabaran, sonra kederlenir
ve her insanın vermeye olduğu kadar,
almaya da ihtiyacı vardır.
Bu, Tao’nun yöntemidir.
En büyük balık gölün dibinde yaşar
ve bir ülkenin en iyi silahları
kuytuda kilitli tutulmalıdır.
Uysal ve nazik olan,
sert ve güçlünün üstesinden gelebilir.

37

37. Liderliğin Uygulanması

Cararea Tao pare inactiva, dar totul este îndeplinit.
De-ar fi urmata de conducatori,
Lumea s-ar indrepta prin ea insasi.
Cautând solutii la multele probleme,
Simplitatea este de urmat.
Simplitatea evita înmultirea dorintelor.
Dorintele putine aduc linistea.
Fara multe dorinte lumea se armonizeaza prin ea însasi.

Doğanın yolu planlı değildir,
buna rağmen gereken hiçbir şey
yapılmadan bırakılmaz.
Doğayı izlemekte olan, bilge lider bunu bilir
ve arzuyu nesnellikle değiştirir.
Böylece, aksi halde harcanacak olan bu
boşa harcanmamış enerjiyi korur.
Bilge lider bilir ki
eylemleri
zorlama enerji kullanılmadan olmalıdır.
O bilir ki fazlası
hala gerekmektedir;
zira ayrıca bilir ki
bir maksada sahip olmaksızın
planlı bir amacı olmadan
hareket etmelidir.
Bir amaca yönelmeden hareket etmek,
kendini bir yöne zorlamadan hareket etmektir.
Doğanın yaptığı da
Tao’nun yolu da budur.
nb: Bu bölümün İngilizcesinde geçen contrive
kelimesini bazen plan bazen de zorlama anlamında
kullandım ve o şekilde çevirdim. Aslında “önceden
planlanarak yapılan hareketlerin sonucu” anlamına
geliyor.
Bu bölüm için ayrıca (bkz: wu wei)

38

38. Ululuğa İlişkin

Înteleptul nu-si afiseaza virtutea si de aceia este virtuos.
Omul obisnuit îsi afiseaza virtutea si de aceia este slab.
Virtutea superioara nu intervine deschis,
Lucrurile sunt astfel duse la bun sfarsit.
Virtutea inferioara totdeauna se manifesta,
Iar lucrurile ramân neterminate.
Bunatatea Înteleptului nu are un motiv în sine,
Astfel ca treptat oamenii îl urmeaza.
Urmând Calea Tao apare si Virtutea (Te).
Cand virtutea dispare apare bunavoita,
Cand bunavointa dispare apare compasiunea,
Cand compasiunea dispare urmeaza regulile.
Prin reguli sinceritatea si încrederea dispar.
Astfel apar confuzia si distorsiunea evenimentelor.
Înteleptul vede si adancul nu numai suprafata.
Vede fructul potential în floare.
Astfel prin virtutea sa vede realitatea
În locul manifestarilor trecatoare.

Gerçekten iyi bir insan
yaptığı iyiliklerden bihaberdir.
Bir budalaysa, tam tersine,
sürekli iyi olmaya çabalamalıdır.
İyi bir insan az şey veya hiçbir şey
yapmıyor gibi görülür;
ama gene de hiçbir şeyi yapılmamış
bırakmaz.
Budala her zaman gayret eder,
gene de çoğu şeyi yarım bırakır.
Gerçekten bilge ve alçakgönüllü olan
yapılacak iş bırakmaz;
ancak kendi ülkesinin kanunlarına göre hareket
ederek işleri yarım bırakabilir.
Bir işi halletmek isteyen terbiyeci
kollarını sıvar ve şiddet uygular.
Bilinen yoldan sapıldığında iyilik baki kalabilir
ve iyilik unutulduğunda nezaket hala var olabilir.
Öyle olur ki insanlar birbirine nazik
davranmadığı halde adalet hala yaşar,
kaybolsa bile adetleri kalır.
Bununla birlikte, adet bir dogma olarak
yerine getirilebilir ve bir
karışıklığın, hatta bir kehanetin başlangıcı
olabilir ve
bunlar Tao’nun çiçekli tuzakları
ve büyük bir akılsızlığın başlangıcıdır.
Gerçekten ulu olan yüzeyde değil,
onun altında yatanda yaşar.
Derler ki ilgisi çiçekten çok meyveyedir.
Herkes aradığının ne olabileceğine karar
vermelidir,
yaz olgunluğuna daha önce ulaşan
çiçekli tuzak mı,
yoksa altındaki meyve mi?

39

39. Yeterlilik ve Dinginlik

Fiind în armonie cu Calea Tao
Cerul si-a dobândit claritatea.
Prin armonie Pamantul a devenit stabil.
Prin armonie lucrurile au fost treptat creiate.
Fara Calea Tao omul se departeaza de Cer,
Fara Calea Tao îsi pierde stabilitatea pe Pamant.
Cand echilibrul dispare si omul dispare.
Înteleptul vede totul într-un echilibru,
Este modest, nu intervine.
El lasa Calea Tao sa se manifeste
Unindu-se cu Calea Tao intra în armonie.

Tao adı verilen prensipten;
gökyüzü, yeryüzü ve yaratıcılık tektir.
Gökyüzü berrak, yeryüzü sağlamdır,
ve iç(sel) dünyanın ruhu tamdır.
Toprağın hükümdarı bütün olduğunda,
ülke de güçlüdür, canlı ve iyidir
ve insanlar yeterlidir
dünyevi ihtiyaçlarını karşılamakta.
Gündüz zamanı gökyüzü karanlık olduğunda
ve gece gibi kapandığında,
ülke ve onun insanları
muhakkak ki çok acı çekeceklerdir.
Dünyayı dolduran çiğin sağlamlığı
ona onun yaşamını verir;
iç(sel) dünyanın enerjisi
onun gücünün eksilmesini engeller;
onun doluluğu kurumasını engeller.
Tüm şeylerin gelişmesi
onların ölümünü engeller.
Liderin işleri
nüfusun refahını sağlamalıdır.
Bunun için denir ki
...“Alçakgönüllülük köküdür
...büyük asaletin;
...alçak, bir temel oluşturur
...büyük için
...ve prensler kendilerinin
...değerinin az olduğunu düşünürler.”
Bundan dolayı her biri tevazuya güvenir;
çok fazla başarı sahibi olmanın bir avantajı yoktur,
yeşim çanlar gibi yüksek sesler çıkarmayın,
ne de taş ziller gibi takırdamayın.

40

40. Varlık ile Yokluk

Miscarea eterna Tao e întoarcerea la sursa
Pornind de jos e felul etern de a incepe.
Toate lucrurile apar din manifestare (fiinta),
Manifestarea izvoraste din nemanifestare (nefiinta).

Doğanın işleyişi
döngüseldir ve geri dönüşlüdür.
Doğanın yolu teslimiyettir;
çünkü kendini teslim etmek “olmak” demektir.
Her nesne varlıktan gelir,
varlık ise yokluktan gelir.

41

41. Benzerlik ve Farklılık

Atunci cand Înteleptul aude despre Calea Tao
Nu intarzie sa o urmeze.
Cel mediocru cand urmeaza cand se lasa.
Ignorantul cand aude de Calea Tao se amuza prosteste.
Fiind ignorant, de nu s-ar amuza Calea n-ar fi Calea Tao.
De aceia se spune:
„Cei ignoranti fac haz de cel iluminat,
Considera sfatul bun fara utilitate,
Calea valoroasa le pare neânsemnata”.
Cel Întelept pare gol ca o vale.
Virtutea pura pare a fi fara miez.
Preaplinului extins fiind, i se vad cu greu marginile.
Ceia ce-i simplu pare fara consistenta.
Exista o cale a perfectiunii.
Universul nu se opreste într-un punct.
Cunoasterea necesita timp de a se acumula.
Muzica se învata tintind catre subtil.
Calea Tao nu poate fi cuprinsa
În manifestare aduce implinire
Celui ce-o urmeaza pentru a se perfectiona.

Tao’yu dinlemede,
arif olan öğrencinin işi çalışkanlıktır;
vasat öğrenci hatırına geldikçe bu çalışkanlığa
katılır;
akılsızın ki ise bunlara gülmektir.
Ama aklımızdan çıkarmayalım ki
ani kahkahalar olmazsa,
o iş doğal olmaz.
O yüzden derler ki:
“An olur aydınlık bile göze karanlık görünür;
ilerleme göze gerileme görünür;
kolaylık göze zorluk görünür
ve değer de göze boş, yetersiz, güçsüz görünür;
an olur pak olan göze kirli görünür
ve hatta gerçek göze yalan görünür
ve karenin köşeleri varmış görünür;
büyük itibar fayda etmez olur,
en tiz nota işitilemez olur;
biçimli göze biçimsiz görünür
ve doğanın yolu insanın görüş alanından
çıkmış olur”.
İşte bu anlarda dahi,
her şeyin gereğinin yapılabileceğinden,
umudunu kesmez doğa.

42

42. Tao’nun Dönüşümleri

Calea Tao s-a manifestat la inceputuri.
Acea manifestare a devenit cauza altei manifestari.
Aceasta la randul ei a produs o alta.
Asa au aparut toate lucrurile.
Perechea de contrarii Yin si Yang au aparut,
Energia (Ch'i) le-a pus în miscare.
Armonia astfel s-a stabilit.
Oamenii obisnuiti sunt dependenti,
Doar Înteleptul este multumit cu sine insusi.
Traind prin sine însusi se aliniaza armoniei Caii Tao.

Tao, adından önce de vardı
ki adından zıtları türeyip,
üç kısma ayrıldı
ve sonra da pek çok isme.
Bunlar birbiriyle kavuşurlar,
kendi içlerinde uyuşurlar
ve böylece bir olmakla
insanın iç dünyasını oluştururlar.
Hiç kimse başkasının gözüne
değersiz görünmek istemez.
Ancak bilge önder kendini öyle tarif eder;
çünkü bilir ki kişi yenilerek yenebilir
ve yenerek yenilebilir
ve bilir ki şiddet yanlısı kişi
asla eceliyle ölmez.

43

43. Tao’yla Bir Oluş

Observand curgerea lucrurilor, usorul va depasi greul,
Ceia ce n-a venit inca, va inlocui ceia ce este,
Non-actiunea este astfel superioara actiunii.
Putini sunt in lume care pot instrui fara cuvinte.
Aceasta este calea Înteleptului.

Sertin üstesinden ancak
ona boyun eğip sulha getirerek
yumuşak, gelir
içine hiçbir nesne girmeyen
boşluğun olmadığı yerlerde bile.
İşte bunlar ile anlaşılır
doğanın yolunun değeri.
Arif olan eksiksiz anlar
sözsüz öğretinin de olabileceğini
ve eylemlerin kendini geliştirmeyi
istemeden yapılması gerektiğini.

44

44. Yeterlilik

Între glorie si sanatate ce este mai important?
Între bogatie si fericire ce este mai pretios?
A alerga dupa castiguri e pierdere sigura.
Daca fericirea ar veni cu bogatia,
Ar fi multi oameni fericiti, dar ei nu sunt.
Cel multumit cu ce are, evita injosirea.
Cel ce stie sa se opreasca la timp, nu intra în pericol.
Astfel Înteleptul dainuieste.

Kanaatkâr kişi bilir kendinin
şöhretten bile değerli olduğunu
ve böylelikle alçakgönüllü kalır.
Kendinden çok servetine
bağlı olan kişi ise
çok daha fazla zarar eder.
Durmasını bilen belki kaybeder;
ama selamette kalır.

45

45. Değişimler

Perfectiunea nu are capat, oricat ar fi de-nalta,
Ceva mai poate fi adaugat.
Folosu-i e astfel din ce în ce mai bun.
Nemarginirea oricat ar fi de mare, ceva mai poate fi adaugat.
Si folosinta-i din ce în ce mai multa.
Ceva oricat de drept ar fi, mai poate fi-ntreptat.
Maiestria de a face ceva, poate înca sa creasca.
Oratoria maestrului poate fi înca mai buna.
Ce este în miscare poate fi îmbunatatit.
Doar nemiscarea este completa-n toate,
Ea e suportul, modelul a orice, conduce totul.

Geçmişe bakınca, kendi zamanında
kusursuz görünen başarılar
noksan ve bozuk görünebilir;
ama bu demek değildir ki o başarıların
faydası sürmedi.
Bir zaman dolu görünen
sonradan boş görünebilir
yine de henüz tükenmemiştir.
Bir defasında doğru görünen
bir dahakinde eğri görünebilir.
Zekâ, aptallık görünebilir;
güzel söz söyleyiş, patavatsızlık görünebilir.
Hareket soğuğu alt edebilir,
durağanlık da sıcağı;
ama hareketteki durağanlık
Tao’nun yoludur.

46

46. Arzuyu ve Hırsı Yumuşatmak

Când oamenii urmeaza Calea Tao,
Caii comunitatii sunt pe ogor la munca.
Când oamenii nu urmeaza Calea Tao,
Caii comunitatii sunt pregatiti de lupta.
Campul ramane astfel nelucrat.
Nu este eroare mai mare, decat dorintele desarte.
Nu este mai mare suferinta decat lipsa de multumire.
Nu este mai mare calamitate decat lacomia.
Caci celui ce-si limiteaza dorintele, nimic nu îi lipseste.
Ogoru-i cultivat, e multumit cu tot ce are.

Doğanın yoluna dikkat edildiğinde,
tüm şeyler kendi fonksiyonlarına uygun
hareket ederler;
atlar arabaları çeker ve sabanın önünden giderler.
Fakat doğanın yoluna dikkat edilmediğinde
atlar çarpışma ve savaş için yetiştirilirler.
Arzu, hoşnutsuzluğa sebep olur iken
yeterliliği bilen kişi
ihtiyacına daha kolay sahip olur.

47

47. Uzakları Keşfetmek

Cunoasterea trebuie sa vina din interior.
Mintea omului poate lua forme variate.
Fara a merge-n lume, lumea se cunoaste.
Fara a privi pe fereastra, cerul poate fi cunoscut.
Cu cat ne departam mai mult,
Cu atât cunoastem mai putin.
Înteleptul ajunge la destinatie fara sa porneasca,
Vede lumina fara a privi.
Întelege fara a cerceta, îndeplineste toate în repaosfiind.

Tao seyahat etmeden de
bilinip gözlenebilir.
Göklerde olan biten de
pencereden bakmadan görülebilir.
Ne kadar uzağa gidilirse
o kadar az olur bilinen.
Ondandır bilge kişinin bakmadan her şeyi görmesi
ve kendini geliştirme kaygısı olmadan çalışarak
Tao’nun bütünlüğünü keşfetmesi.

48

48. Bilgiyi Unutmak

Mergând pe calea lumii lucrurile se acumuleaza,
Mergând pe Calea Tao lucrurile se înputineaza.
Prin înputinare se ajunge la nimic, la sursa.
Prin miscare lucrurile sunt scoase din starea lor fireasca.
Efortul-i necesar de a le echilibra.
Pe Calea Tao lucrurile sunt deja în echlibru.
Actiunea nu este astfel necesara.

Bilgiyi izlerken
eldekilere her gün yenisi eklenir.
Ama Tao’nun yolunu izlerken,
eldekiler azalır;
daha az çabalanır,
ta ki çabalama kalmasın.
Gayret dizginlenmezse
hiçbir iş yarım kalmaz.
Doğanın yolu
değişim tasarlayarak değil
nesneleri kendi gidişine bırakarak hüküm sürer.

49

49. Duyumsamanın Erdemi

Înteleptul nu are Ego, se identifica cu universul.
Este bun si cu cei buni si cu cei rai.
Caci virtutea-i este bunatatea.
Este onest cu cei onesti si cu cei neonesti.
Caci virtutea-i este onestitatea.
El trateaza pe toti cu aceiasi impartialitate.
Traieste simplu si în armonie.
Pe toti îi priveste ca o mama pe copii.
În inima lui încape intreaga lume.

Bilge kişi kendine önem vermez;
ama başkalarının ihtiyaçlarını duyumsar.
Erdemin büyük bağlılık gerektirdiğini
ve kendinin buna sahip olup herkese karşı
iyi olduğunu bilerek;
başkaları ne yaparsa yapsın,
bilge onların ihtiyaçlarına göre davranır.
O, alçakgönüllü ve utangaçtır.
Böylelikle diğerlerinin kafasını karıştırır.
Onlar ki onu çocukmuş gibi görürler,
bazı zaman onun sözlerine kulak verirler.

50

50. Hayata Biçilen Paha

Venind în lume este iesirea din Tao,
La moarte este intrarea în Tao, în repaos.
Înteleptul stiind aceasta nu tulbura armonia.
Asteapta sa inteleaga ce se arata a urma,
Aratându-se lumina este pe Calea Tao.
Toate pericolele sunt astfel evitate.
El aste astfel tot timpul în repaos.
Desi traieste-n lume e pe Cale,
Moartea-i nu-i decat o continuare.

İnsanlara bakarken görebiliriz belki
doğum ve ölümün iç içe olduğunu uzamda.
Üçte biri hayati izler, üçte biri ölümü
ve öylece doğumdan ölüme naklolanlar
da gördüklerimizin üçte biri.
Tao’nun yolunu takip eden,
azgın hayvanlardan korkmadan yol alır.
Kavga gürültüden ise etkilenmez;
çünkü direniş göstermez.
Evren bu dünyanın merkezidir,
dolayısıyla Tao’nun içinde yaşayanın
iç dünyasında yoktur hiçbir yer
ölümün girebileceği.